DUVARA KARŞI ( HEAD-ON ) , 2004
Almanya/Türkiye | Betacam, Renkli, 121’ | Almanca,Türkçe;İngilizce altyazılı
Yönetmen: Fatih Akın
Oyuncular: Sibel Kekilli, Birol Ünel, Güven Kıraç, Meltem Cumbul, Demir Gökgöl
Hepimizde derin izler bırakmış bu iki muhteşem film, aynı meseleye farklı noktalardan yaklaşır. Yıllara ve araya giren mesafeye meydan okuyan ortaklıkları sizi şaşırtacak. Dönüş başına gelen bütün felaketlere rağmen umudunu yitirmeyen ve zalimlere boyun eğmeyen bir kadının hikâyesini anlatır. Film köyden kente ve yurtdışına göçün en yoğun döneminde ve politik yönden fırtınalı bir iklimde çekilmiş bir filmdir. Filmin konusu ve biçimi bütün bu karmaşayı ince ince işler ve titizlikle gözler önüne serer. Filmin yazar-yönetmeni Türkan Şoray, göç ve köy filmlerinden tanıdığımız birkaç hikayeyi özgün bir üslupla ve benzersiz bir yeniden-çerçeveleme tekniğiyle birbirine geçirir. Film köy hayatının estetize edildiği montaj sahneleri ve Brehtiyen performanslar gibi bazı Üçüncü Sinema ilkelerini başarıyla uygulamış nadir örneklerdendir. Şoray bu filmde en iyi oyununu sergilemiş ve alışılmışın dışında bir tarza ikna ettiği bütün oyuncuları ustalıkla yönetmiştir.Dönüş'te Kadir İnanır ve Türkan Şoray yoktur; İbrahim'le Gülcan vardır. Film, içinde bulunulan sıkıntının çaresini eğitimde görür. Köyün öğretmeni, karşılıksız bir sevgi ve sabırla, en büyük kabuslarda bile her zaman Gülcan'ın yanında olan tek karakterdir. Şoray'ın hayalindeki Hayat Bilgisi dersi 'insanlıktan umut kesmeyin' der gibidir bir yandan. Film evin yaşanmazlığını cinnete, gurbetin dönülmezliğini ölüme denk gösterir. Evdeki herkesin aklı uzaklardadır, ki köyün güçlü Ağası (Bilal İnci) bile 'kaçarız buralardan' demiştir, fakat giden aynı kalmaz, döndüğü yeri yadırgar. Ta o zamanlar gidip de dönemeyenlerin sesini, Fatih Akın sayesinde, Duvara Karşı'da duyarız. Film iki kayıp ruh olan Sibel (Sibel Kekilli) ve Cahit'in (Birol Ünel) birbirlerine tutunmaya çalışmalarını anlatır. Olanlara bakınca, bunca yıla rağmen bazı dertlerin aynı kaldığını, bazı umutlarınsa tamamen solduğunu görürüz. Hayat bambaşkadır artık, gün batımında koklayacağı bir karış toprağı, dönecek bir evi olmayan nesiller yetişmiştir. Fakat isyan aynıdır. Heba olan dolmaların arkasından ağlayan, adaşı olan milli haltercimize tempo tutan kadında Gülcan'ın öfkesini ve özlemini görür, davanın her şeye rağmen bıraktığımız yerden devam ettiğini anlarız. Tekrar tekrar izleyip ağladığımız bu iki filmi birlikte izleme fırsatını sakın kaçırmayın.
Serazer Pakerman