Hans Op de Beeck’in üretimleri, hayatın anlamı, ölüm ve ölümsüzlük gibi evrensel temaları araştırırken, insan ilişkilerinin bir yansımasını sunar. Kendisini etrafındaki her şeyin merkezine yerleştiren ve dünyanın kendi çevresinde döndüğüne inanan insanların traji-komik durumlarını betimler. Hans Op de Beeck’in bir kız çocuğunu gerçek boyutlarında, bir divana uzanmış uyurken betimlediği “Uyuyan Kız” heykeli, izleyicileri bir çocuğun en korunaksız olduğu uyku haline tanık olmaya davet eder. Neredeyse derin ve yavaş nefes alıyormuş gibi hakiki görünen kız çocuğu heykeli, tüm renklerin silindiği, kendisi de dahil olmak üzere etrafındaki her şeyin griye büründüğü bir anda donup kalmıştır. Aynı anda hem vardır hem de yoktur, ruhu sanki başka bir boyutta sessizce dolaşmaktadır.
Hans Op de Beeck, “Uyuyan Kız” heykelinde zamanı dondurarak, M.S. 79’da Vezüv Yanardağının lavları altında kalan Pompeii antik kentinin arkeolojik kazılarında çıkarılan, yüzlerinde ve vücutlarında patlama sırasında hangi pozisyondalarsa, o ifade ile taşlaşıp kalmış insanlarına benzer bir sahne yaratmak istediğini belirtir. “Uyuyan Kız”ın çevresindeki sessiz dünya, hayat ve ölüm arasındaki ince çizgiyi anımsatır ve izleyicinin kendi varlığını sorguladığı bir yüzleşmeye aracılık eder.
Heykel
Bronz, özel gri kaplama
100 x 210 x 76 cm
İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu