İsimsiz

Kuzgun Acar, 1928-1976

İsimsiz, 1961

Kuzgun Acar, Sultanahmet Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1948 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’ne girerek Rudolf Belling’in öğrencisi oldu. Daha sonra Ali Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu’nun atölyelerine geçerek öğrenimini 1953 yılında tamamladı ve aynı yıl ilk kişisel sergisini Maya Sanat Galerisi’nde açtı. 1961 yılında II. Paris Uluslararası Gençlik Bienali’nde birincilik ödülü alarak 1962 yılında Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde kişisel sergi açmaya hak kazandı.

İlk dönem çalışmalarında klasik heykel sınırlarından çıkmaya çalışan ve malzeme arayışı içinde olan Kuzgun Acar’ın daha figüratif bir eğilim içinde olduğu görülür. Ancak 1950’li yılların sonuna doğru arayışları sonuç verir ve kafes tellerini kullanmaya karar verir. Haliç’teki hurdacıları dolaşır, bulduğu gözenekli ve delikli tellerle farklı kullanım yöntemleri dener; kestiği, büktüğü, rulo yaptığı bu tellerden bir hacim oluşturur. İlerleyen yıllarda gözünü hazır bir malzeme olan çivilere diker. Sanatçı hacim oluşturan heykel anlayışının dışında hareket ve dinamizm kavramlarıyla ilgilenir. Malzemesi çivi olan heykellerinde kullandığı kaynak tekniği, ilerleyen yıllarda onu duvar heykelleri ve kamusal alan projelerine yöneltir.

Kuzgun Acar, sanatın yaşama nüfuz etmesi gerektiğini düşünen bir kuşağın üyesidir. Kuzgun Acar’ın heykeltıraş olarak en karakteristik yönü, yontucu değil inşacı olmasıdır. Kütlenin içerisine gizlenmiş olanı gün ışığına kavuşturmakla ilgilenmez. Parçaları lehimlemek, tümlemek, onlara neden-sonuç ilişkisine dayalı bir akış, bir devinim kazandırmak, dolayısıyla boşluğa yeni bir kütle armağan etmek onun fikirlerini billurlaştırabildiği bir yöntemdir. Hazır malzemeyi işlemek, ondaki eksik veya fazlalıklara müdahalelerde bulunarak düzensizliği yapısal bir sağlamlığa kavuşturmak, sanatçıya aklı ve sezgileriyle çoğaltabildiği bir alan sağlamıştır. Buna karşılık teknolojiyi en fazla kaynak yapmak gibi daha ilkel bir düzeyde ele almıştır. Metal tamamıyla metaldir onun işlerinde, varlığı bir gerekçedir ve kişiliğinden tıpkı üreticisi gibi asla ödün vermez. Eskiz defterlerine düştüğü notlar, onun bu materyali iki nedenden dolayı üstün bulduğunu gösterir: Birincisi, demir çağından beri işlenen bu madenin insanoğluyla kültürel bir bağ oluşturmuş olması; ikincisiyse bu yakınlığına karşılık, örneğin çivi gibi işlenmiş çeşitli hallerinin, ona yaklaşmaya kalkışanları itmesi, irkiltmesidir.

Yapıtın Türü

Heykel

Teknik

Demir

Ölçüler

38 x 40 x 38 cm

Koleksiyon

Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı Koleksiyonu

İstanbul Modern Sanat Müzesi / Uzun süreli ödünç