1974 yılında Paris’te doğan Jérôme Zonder, 2001 yılında Ecole nationale supérieure des Beaux-Arts’dan (Paris Güzel Sanatlar Okulu) mezun olur. Resim, kolaj, fotoğraf ve heykel disiplinlerinde yapıtlar üreten Zonder, çizimlerinde hiperrealist bir yaklaşımdan karikatüre kadar geniş bir yelpazede seyreder. Hiçbir aracı, hatta silgi bile, kullanmadan füzen ya da kömür tozunu parmaklarının ucuna yedirerek siyah beyaz resimler yapar. Korku, inkâr ve suçluluk temaları arasında dolaşarak izleyicide rahatsızlık hissi oluşturur. Detayları saplantılı bir şekilde resmine yansıtır.
Zonder’in resimlerinin sanat tarihinden taşıdığı izler arasında Albrecht Dürer, Rembrandt, Hieronymus Bosch, Jean-Auguste-Dominique Ingres, Francisco de Goya, James Ensor, Jean Olivier Hucleux, Anselm Kiefer, Otto Dix ve Nicolas Poussin sayılabilir. Sanatçının pratiğinde payı bulunan referanslar arasında çizgi roman, sinema, edebiyat, porno, Walt Disney dünyası, emoji, Hitler ve Che Guevara yer alır. Fiziksel şiddet, aşağılama, baskı, depresyon ve gizlenmiş bir gücün göz ardı edilmiş etkisi resimlerinde görülür. Zonder, tarihin travmalarından, sadece sanat tarihi değil aynı zamanda insanlık tarihinin de travmalarından beslenerek güçlü kompozisyonlar oluşturur. Betimlemelerini siyah ve beyaz renklere indirgeyerek, çalışmalarıyla belgesel ve arşivsel görselliğin bağını kurmayı amaçlar. Sanatçı güzellik kavramını sorgulayarak güncel imgelerle var olan gerçekleri yeniden yorumlar. Zonder çizimi, bir antropolog edasıyla, imge ve figürün derinliklerini araştırarak ulaşacağı bir kaynak olarak görür. Ortaya çıkardığı figürlerin vahşiliği ve korkutucu taraflarını izleyiciye yönelterek sorumluluklarla yüzleşmenin yolunu açar. Sanatçı, insan yüzünün temsilinin, 2. Dünya Savaşı, Rwanda soykırımı ve Hiroşima’daki yıkımlar sonrasında kaybolduğunu söyler ve bu nedenle resimlerindeki çoğu figürün yüzünü ya elleriyle ya da bir maskeyle örter. Böylece temsiliyeti, hâlihazırda tanımlananın ötesine taşır.
Zonder, Garance’ın Portresi 3 (Bir, İki, Üç, Güneş) adlı resminin ilhamını Marcel Carné’nin Les Enfants du Paradis (Cennetin Çocukları, 1945) filminden alır. Çizimlerinde kullandığı ve yıllar içinde büyüttüğü çocuk karakterlerini isimlendirirken aynı filmden isimleri kullanır: Garance, Baptiste, Pierre-François. Garance isimli figür, sanatçı için bastırılamaz bir şekilde, filmin değil ancak 21. yüzyılın bir çocuğu olarak ortaya çıkar. Kızın etrafındaki belirsiz ve güvensiz dünya apaçık ortadadır. Bu atmosfer, resmin içinde figüre az yer bırakır. Etrafındaki negatiflikle yüzleşemeyen figür, insanlığın arkasını döndüğü tüm acılarla karşılaşması gibi eliyle yüzünü kapar.
Kağıt Üzerine Çalışmalar
Kağıt üzerine karakalem ve füzen
200 x 150 cm
İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu