Amsterdam doğumlu Michael Raedecker’in tuvalleri, resim geleneğindeki peyzaj resimleriyle karşılaştırılır ve şehir hayatındaki botanik öğelere dikkat çeker. Resmettiği doğa genellikle figürlerden mahrumdur, ancak bu alanları biçimlendiren toplulukları da çağrıştırır. Aşina olduğumuz mekânlar gibi görünürler ama sessiz ve gizli bir tuhaflıkları vardır. Raedecker’in nakış sanatını da hatırlatan ip, yün veya herhangi bir fiberle yoğunlaştırdığı resim yüzeyleri, kalın bir boya tabakası görünümü verir. Benzer renk paletiyle, eski fotoğrafları veya gezici film setlerini andıran alanlar, temeli olmayan, düşsel bölgelere dönüşürler. Raedecker’in çalışmaları doğada eskiz oluşturma tekniğinin çok uzağında yer alarak, resim geleneğinde kemikleşmiş peyzaj resminin tanımına artık uyulmadığını gösterir. Çalışmalarıyla sanat tarihinin sık sık tanımladığı üslubu bozarak türe kattığı tazelik, çalışma biçiminin özü haline gelir. “Düzey” adlı resimdeki mekân veya geniş bir binanın ufak bir parçası, hâkim olan gri, kahverengi ve beyazlarla bellekte yer etmiş bir hatırayı çağrıştırır.
Resim
Tuval üzerine akrilik ve ip
210 x 190 cm
Oya – Bülent Eczacıbaşı Koleksiyonu
İstanbul Modern Sanat Müzesi / Uzun süreli ödünç