Kaybolmakta olan zanaat ve el sanatları sanatçı ve tasarımcılarla buluştu
İstanbul Modern Zanaat. Sanat ve Tasarım Platformu’nun ilk projesi, hayal gücüyle el becerisini buluşturdu. Bakır, ahşap, kemik, cam ve sedef malzemelerinden tasarlanan ürünler İstanbul Modern Mağaza’da sanatseverlerin beğenisine sunuluyor
İstanbul Modern Zanaat, Sanat ve Tasarım Platformu’nun ilk projesi tamamlandı. İstanbul’un unutulmaya yüz tutmuş zanaat ve el sanatlarını, sanat ve güncel tasarımla buluşturan proje “İstanbul Kalkınma Ajansı Yaratıcı Endüstrilerin Geliştirilmesi Mali Destek Programı” kapsamında gerçekleşti.
Türkiye'de yaratıcı endüstrilerin gelişmesine öncülük eden İstanbul Modern, şehrin köklü ama unutulmaya yüz tutan zanaat ve el sanatları geleneğini, güncel tasarım ve sanat yorumlarıyla buluşturdu. İstanbul Modern Zanaat, Sanat ve Tasarım Platformu’nun ilk projesinde bakır, ahşap, cam, kemik ve sedefle geleneksel üretim teknikleri yeniden yorumlanarak tasarım objelerine dönüştürüldü. Projeye beş sanatçı/tasarımcı ve dört zanaatkâr katıldı. Atilla Kuzu’nun bakır, Hatice Gökçe’nin kemik, Adnan Serbest’in ahşap, Ekrem Yalçındağ’ın sedef ve Seyhun Topuz’un cam için yarattığı tasarımlar Fatma Ayran, Sezgin Yalçın, Gamze Araz Eskinazi ve Battal Yakut (Beto Usta) adlı zanaatkârların dokunuşuyla ortaya çıkan ürünlerle hayat buldu.
1 Eylül 2015’te başlayan proje, sanatçı, tasarımcı ve zanaatkârların birlikte çalışıp, birlikte üretirken birbirlerinin tecrübelerinden faydalanmalarını sağladı. Proje sonucu ortaya çıkan ürünler 3 Mayıs 2016 itibariyle yıl sonuna kadar İstanbul Modern Mağaza’da sergilenecek.
“Geçmiş ile şimdiki zaman arasında bağ oluşturuyoruz”
Projenin zanaat eksenli üretim tasarım ilişkisine dikkat çektiğini belirten İstanbul Modern Sanat Müzesi Direktörü Levent Çalıkoğlu, İstanbul Modern Zanaat, Sanat ve Tasarım Platformu’nun geçmiş ile şimdiki zaman arasında bağ oluşturacak projeler kurguladığını dile getirdi. Çalıkoğlu şöyle devam etti:
“Geleneksel sanatlar ile güncel tasarım ve sanat uygulamalarının birlikte üretebilecekleri bir fikir ve çalışma ortamı oluşturmayı amaçladık. Geleneğin barındırdığı potansiyeli keşfetme umudunun son yıllarını yaşadığımızı öne sürmek, eksik ve yanlı bir değerlendirme olmaz. El işçiliği ile üretimini sürdüren atölyelerin çoğunun giderek azaldığını ve kapandığını biliyoruz. Usta-kalfa-çırak bilgi ve tecrübe paylaşımının bittiğinin, var olan atölyelerin aşkla mesleğine bağlı, yüce gönüllü bir avuç insan tarafından inatla sürdürüldüğünün, geçmişten gelen pek çok teknik ve uygulamanın kısa süre içerisinde unutulacağının farkındayız. Platformun ilk projesi dört zanaatkâr/el sanatları ustası ile beş tasarımcı/sanatçıyı beş malzeme üzerinden bir araya getirdi.”
Ustalığın değerini görünür kılmak için bir fırsat
İstanbul Modern Mağaza Danışmanı Erdem Akan tasarımın idealinin değer yaratmak olduğunu vurgulayarak, “Tasarımcının rolü de; değerleri anlamak, yeni yeşermekte olan değerleri desteklemek ve kaybolmakta olanları sürdürülebilir kılmak için çalışmaktır. Teknik şartnamelerin, rekabetin, bütçelerin ve gündelik koşuşturmaların arasında tasarımcılar için bu idealleri unutmak işten değildir. Proje bu bağlamda; durmak, hatırlamak ve ustalığın değerini görünür kılmak için bizlere güçlü bir fırsat sunuyor” dedi.
Doğanın ve aklın tasarımı
Basitlik üzerine kurulmuş ama zanaatkârlıkla da desteklenen bir tasarım anlayışını benimseyen Adnan Serbest, proje kapsamında ahşap oyma zanaatkârı Sezgin Yalçın’la birlikte çalıştı. Dişbudak ağacından üretilen ve “Fraxinus” adı verilen kasenin tasarım sürecini anlatan Serbest, “Ben tasarımcı olarak modern ve çağdaş bir çizgide tasarım yapmayı ilke edindim. Bu ürün de daha ilkel, daha doğal olana doğru gitti. Biraz da ağacın karakteri beni buna yöneltti. Doğanın yaptığı tasarımla, aklın yaptığı tasarımı ve elin yaptığı üretimi birleştirdik” dedi. Çocukluğunda iki yıl boyunca sadece zımpara yaparak çıraklığını geçiren, mesleğini bir rehabilitasyon olarak gören oymacı ustası Yalçın, malzemenin verdiği yönden ilerlediğini söyledi. Yalçın, ““Önce kayın ağacından bir numune yaptık, daha sonra yekpare bir dişbudak ağacını kullandık. Damarlarının verdiği etkiyi değiştirmek isteyince de en son üç dişbudak parçasını lamine ederek bir numune hazırladık. Ortaya bu tasarım çıktı” dedi.
İstiridyeden Kol Düğmeleri
Bir zanaatkârla ilk kez işbirliği yapan ressam Ekrem Yalçındağ, Jeff Koons’un “el işçiliğindeki kalite izleyiciye güven duygusu verir” görüşüne katılarak bu proje için sedefkâr Fatma Ayran’la bir araya geldi. Ayran, Yalçındağ ile birlikte aslında istiridye kabuğu olan sedeften hem fonksiyonel hem de sanatsal değeri olan objeler tasarlamak adına kol düğmeleri üretti. Yalçındağ “Sanatsal çalışmalarıma başladığımdan beri bir dil oluşturmayı ve bu dille konuşabilmeyi hedefledim. Motifler benim için bir alfabe. Bu alfabeyi yeni bir yüzeye tercüme ederken, geleneksel bir malzemeyi alışılagelmiş yöntemler dışında kullanmayı denedik” dedi. Türkiye’nin tek kadın sedefkarı olan Fatma Ayran ise bu proje için renkler yerine sedefi kullandıklarını dile getirdi.
Atilla Kuzu’nun tasarımı, Beto Usta’nın el emeğiyle bakır tepsi
Bakır için tasarımcı Atilla Kuzu ile kakmacı ustası Battal Yakut (Beto Usta) ortak bir çalışma yürüttü. Beto Usta’nın el işçiliğini ve naif tavrını, modern bir anlayış içerisinde son kullanıcıya hitap edecek bir biçime sokmaya çalıştığını dile getiren Atilla Kuzu, “Sonuç olarak ikimizin de çok içine sinen bir süreç ve ürün ortaya koyduk. Bakırın el işçiliği ile dövülmüş halini günümüzün getirdiği teknolojik kolaylıklarla bir araya getirdik” diye konuştu. “Cu-z” adı verilen tepsinin üretiminin deneme yanılma yöntemiyle ilerlediğini söyleyen Beto Usta ise “Bir malzemeyi işlerken malzeme konuşur sizinle, sınırlarını anlatır. Tepsinin üstüne yerleşen dairesel formdaki kâseleri de örs üzerinde döverek şekillendirdim. Ürünün lezzetini de bu işlem veriyor” dedi.
Kemikle yumuşamak
Sedefin yanı sıra kemik ve boynuzla da çalışan zanaatkâr Fatma Ayran ile proje için bir araya gelen moda tasarımcısı Hatice Gökçe, malzemenin teknik özelliklerini ilgi alanıyla birleştiren ve “Karakarga” adını verdiği tıraş fırçasını tasarladı. Gökçe, kemiğin gerçekten zor bir malzeme olduğunu belirterek, “Bu malzemenin karşıma çıkmasının da bir nedeni olduğunu düşünüyorum. Tasarımlarımda biraz yumuşamam gerektiğine dair ipuçları aldım. Bu nedenle kemik ile çalışmak tasarım anlayışıma ayna tutmak gibi oldu. Bir malzemeyi tanımanın ve onunla deneyler yapmanın benim tasarım yaklaşımımı da zenginleştirdiğini düşünüyorum” diye konuştu. Fatma Ayran da kemiği işlemekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek şöyle devam etti: “Sürekli aynı işi yaptığınız zaman malzemeleri istediğiniz şekilde işliyorsunuz, ama kullandığınız desenler birbirini tekrar ediyor. Bir tasarımcının bakış açısı ve disiplini çok farklı oluyor.”
Cama hakim olmak
Proje için cam peçete halkaları tasarlayan Seyhun Topuz ve Camekan kurucularından Gamze Araz Eskinazi, sanat ve zanaatı birleştirerek, fonksiyonel ürünler ortaya çıkardı. Kalabalık bir masada yemek yerken herkesin peçete halkasının kendine özel olmasını amaçladığını dile getiren Topuz, daire formunu camın özellikleriyle birleştirdi ve beyaz üzerine farklı renkli halkalar üretti. Şimdiye kadar alüminyum, demir, fiber gibi kullandığı endüstriyel malzemelere hükmetmek isteyen Topuz bu projede Eskinazi ile birlikte hakimiyeti zor olan cam maddesine el işçiliği ve hayal gücüyle şekil vererek tasarımını oluşturdu.
Deneyimler panelde aktarılacak
"Zanaattan Tasarıma" için bir araya gelen tasarımcı/sanatçı ve zanaatkârlar, yaklaşık 6 ayı bulan süreci ve yaşadıkları deneyimi 4 Mayıs 2016’da Erdem Akan’ın moderatörlüğünde düzenlenen panelde paylaşacak.
Tasarıma özel dijital yayın
Proje için Türkçe ve İngilizce olarak “Zanaattan Tasarıma” adlı dijital bir yayın da hazırlandı. Tasarım ve üretim süreçlerini anlatan ve arşivi niteliği taşıyan Zanaattan Tasarıma, online olarak izlenebilecek ve indirilebilecek. Dijital yayında zanaat eksenli üretim tasarım ilişkisine dikkat çeken metinlerin yanı sıra kullanılan malzemeler hakkında genel bilgi, sanatçı ve tasarımcıların deneyimlerini aktardıkları söyleşiler, zanaatkârlar ile röportajlar ve videolar yer alıyor.
Üniversitelerle atölye faaliyetleri
Proje kapsamında üniversite öğrencilerini sanatçı, tasarımcı ve zanaatkârlarla buluşturmayı hedefleyen atölye faaliyetleri gerçekleştirildi. Sanatçı, tasarımcı ve zanaatkârlar Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Seramik ve Cam Tasarımı Bölümü, Bilgi Üniversitesi İletişim Endüstri Tasarım Bölümü ve Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Tasarım Bölümü öğrencileriyle proje sürecini paylaştı. Öğrenciler atölyelerde malzemeyi ve üretim sürecini deneyimlediler.
Çocuk ve gençlere yönelik atölyeler
İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Bölümü tarafından tasarlanan çocuk ve gençlere yönelik atölyelerde projede kullanılan malzemelerle katılımcıların buluşması ve yaratıcılıkların geliştirilmesi amaçlanıyor. Mayıs ayı içinde gerçekleştirilecek atölyelerde bakırdan heykel atölyesi, motif atölyesi ve ışık atölyesi düzenleniyor.