İstanbul Modern, günümüzün en önemli fotoğraf ödüllerinden Prix Pictet’nin finalistlerini bir araya getiriyor
İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, Prix Pictet: Güç başlıklı yeni sergisinde günümüzün en önemli fotoğraf ödüllerinden Prix Pictet’nin finalistlerini bir araya getiriyor. Prix Pictet, içinde bulunduğumuz zamanın toplumsal ve çevresel sorunlarına dair kolektif bir bilinç yaratmayı hedefliyor.
Yarışma, dördüncü yılında geniş ve paradoksal bir kavram olan “Güç” konusuna odaklanıyor. Felaketlere ve umutsuzluğa yol açan güç, aynı zamanda umudun ve yenilenmenin de aracı.
30 Ocak – 28 Nisan 2013tarihleri arasında sürecek sergi, insan ve doğa arasındaki hayatta kalma mücadelesi, sebep olduğumuz hasar karşısındaki çaresizliğimiz, toplumsal güç çatışmaları, işgal ve isyanlarla bugün içinde bulunduğumuz dünyadaki iktidarın ikilemlerini ortaya koyuyor.
Hem umudu hem de umutsuzluğu çağrıştıran, farklı okumalara açık Güç kavramına odaklanan bu yılki ödüllerde Istanbul Modern de aday göstericiler arasındaydı. Ödüllere 76 ülkeden 650’den fazla fotoğrafçı aday gösterildi. Bağımsız jüri, aday gösterilen bu hem hayranlık uyandırıcı hem de rahatsız edici görüntüler arasından, 10 ülkeden 12 sanatçıyı finalist seçti.
İstanbul Modern’de açılan sergide 12 finalist sanatçının fotoğrafları yer alıyor: Robert Adams (ABD), Daniel Beltrá (İspanya/ABD), Mohamed Bourouissa (Cezayir/Fransa), Philippe Chancel (Fransa), Edmund Clark (Birleşik Krallık), Carl De Keyzer (Belçika), Luc Delahaye (Fransa), Rena Effendi (Azerbaycan), Jacqueline Hassink (Hollanda), An-My Lê(ABD/Vietnam), Joel Sternfeld (ABD), Guy Tillim (Güney Afrika).
Sanatçıların çalışmaları, “güç” olgusu etrafında, yakın geçmişte yaşadığımız ve halen yaşamakta olduğumuz çarpıcı gerçekleri dolaysız biçimde gözler önüne seriyor.
Oxford Üniversitesi Smith Yatırım ve Çevre Okulu Direktörü ve Birleşik Krallık Hükümeti Eski Bilim Danışmanı Profesör Sir David King’in başkanlık ettiği bağımsız jürinin diğer üyeleri arasında Financial Times Sanat Editörü Jan Dalley, Büyüme konulu Prix Pictet ödülünün sahibi Mitch Epstein, sanat tarihçisi ve eleştirmen Michael Fried, Pictet&Cie Sanat Danışmanı ve Küratörü Loa Haagen Pictet, sürdürülebilirlik danışmanı Leo Johnson, Mori Sanat Müzesi (Tokyo)Direktörü Fumio Nanjo ve Victoria and Albert Müzesi (Londra) Direktörü Martin Roth bulunuyordu.
Aday listesi 4 Temmuz 2012’de Les Rencontres d’Arles’da açıklandı ve 7 Temmuz 2012’de Financial Times’tan tüm dünyaya duyuruldu.
9 Ekim 2012’de Londra’daki SaatchiGallery’de finale kalan 12 fotoğrafçının çalışmalarının bir araya geldiği serginin açılışında ünlü mimar Norman Foster bu yılki ödülün kazanan sanatçısı olarak Luc Delahaye’i açıkladı. Destek Ödülü için ise Simon Norfolk seçildi. Londra’daki serginin ardından Prix Pictet: Güç dünyayı dolaşmaya başladı. Münih, Paris ve Beyrut’u gezdikten sonra İstanbul Modern’e gelen sergi, 2014 yılında San Diego’daki Museum of Photographic Arts’ta (MOPA) son bulacak.
Basın toplantısı
İstanbul Modern Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu, serginin günümüzü şekillendiren en karmaşık dinamiklerden biri olan “güç” kavramına odaklandığını belirterek, “Güçle neler yapabileceğimizi ve yaptıklarımızın sonuçlarını görünür kılıyor. Makro ve mikro bir iktidar alanı olarak güç, devlet politikalarından çevresel sorunlara kadar hayatımızı baştan aşağı değiştiriyor ve yönetiyor. Sonuç tabi ki çok parlak değil. Bugün insanlığın ve yaşadığımız gezegenin geleceğine ilişkin daha çok endişe duyuyoruz. Geleceğe ilişkin hissettiğimiz bilinmezlik ve derin korku giderek artıyor. Sergi izleyicisine şimdiki zamanla hesaplaşmanın aracısızlığını sunuyor” dedi.
Prix Pictet: Güçsergisinin aynı zamanda geçici sergiler salonunda yer alan Modernlik? Fransa ve Türkiye’den Manzaralar sergisiyle de paralellik taşıdığına değinen Levent Çalıkoğlu, serginin modernliğin inşa ettiği bir dünyanın sınırlarını fotoğrafçıların gözünden, fotoğraf kültürü üzerinden analiz ettiğini, bu eşzamanlılığın İstanbul Modern ziyaretçisine modern hayatın görünen ve görünmeyen dinamiklerini anlama konusunda bir yol haritası sunduğunu söyledi.
Sanatçılar
Amerikalı Robert Adams’ın Geri Dönüş serisi, ormancılıkta tartışmalı bir uygulama olan ve bir bölgedeki ağaçların tamamının ya da büyük bölümünün kesilmesi anlamına gelen tıraşlama yöntemini ele alıyor. Adams, tıraşlanan ormanlardan geriye kalanları ve henüz gelişmeden “hasat edilmiş” daha küçük kök kalıntıları fotoğraflıyor.
20 Nisan 2010’da BP’nin DeepwaterHorizon petrol platformunun patlaması, dünya denizlerindeki en büyük petrol akıntısının Meksika Körfezi’nde yaşanmasına neden oldu. Felaketten etkilenen yaklaşık 1000 kilometrelik sahil şeridinde petrolün ve temizleyici maddenin etkileri sürüyor. İspanyol asıllı Amerikalı Daniel Beltrá, çevre felaketini 900 metre yukarıdan fotoğraflayarak insanın doğaya verdiği akıl almaz zararları gözler önüne seriyor.
Cezayir asıllı Fransız Mohamed Bourouissa coğrafi ve toplumsal alanlardaki stereotipleri incelemek üzere kentsel çevrelerde çalışarak toplumsal gerçekliği araştıran çalışmalar üretiyor. Bourouissa, Paris’in banliyölerindeki göçmenlerin güç savaşlarını yansıtırken, görüntülerinde tarihi tablolara gönderme yapıyor, öznelerini Fransız İhtilali çerçevesine yerleştiriyor ve toplum içindeki önyargıları ele alıyor.
Haziran 2011’de, tsunamiden ve Fukushima civarındaki nükleer kirlilikten en çok etkilenen bölge olan kuzey batı Japonya’daki Tohoku’ya giden Fransız Philippe Chancel, bozulmamış bir alan bulmak için, nükleer santralin etrafında bulunan girilmesi yasak bölgenin sınırından kuzeye doğru ilerledi. GPS verilerini kullanarak aynı anda çekilen ve Google Earth’te kullanılan uydu fotoğraflarıyla yolculuğunu yeniden kurguladı.
Guantanamo Körfezi’ndeki askeri hapishanenin hala varlığını sürdürmesini, Teröre Karşı Küresel Savaş’taki güç dengesizliğinin simgesi olarak niteleyen Britanyalı Edmund Clark, kontrol altında tutulma ve hapsedilmenin sonuçlarını araştırdığı Guantanamo: Eğer Işık Sönerse (2010) ve Still Life Killing Time (2007) adlı monografileriyle tanınıyor. Clark, Guantanamo görüntüleriyle gücün özgürlükte ve tutsaklıkta aldığı biçimleri gösteriyor.
Belçikalı Carl De Keyzer’in Tufandan Önceki Anlar başlıklı çalışması, Avrupa’nın küresel iklim değişikliği felaketiyle nasıl başa çıkmaya çalıştığı üzerine fotoğraflarla, görsel bir araştırma. Avrupa’nın 65 bin kilometre uzunluğundaki kıyıları, geçmişten kalmış ve hiçbir işe yaramayan kıyı savunma yapılarıyla dolu. Birçoğuna büyük malzeme ve insan emeği harcanmış, ama çoğu “düşman” gelmediği, geldiği zaman da yapılar artık eskidiği için hiçbir zaman kullanılamamışlar. Bu araştırma programı büyük ölçüde tehlikenin ne kadar gerçek olduğunu tanımlayamamanın ve ona karşı savunmamızın gücünü ölçememenin doğurduğu bu örtük gerilime odaklanıyor.
Yarışmanın kazananı olarak seçilen Fransız Luc Delahaye, güç konusunu farklı biçimlerde ele aldığı çarpıcı fotoğraflarıyla öne çıkıyor. Çatışmaları, dünyadaki olayları ya da toplumsal meseleleri ele alan büyük boyutlu renkli çalışmalarıyla tanınanDelahaye’in görüntüleri objektif, doğrudan ve ayrıntı yönünden zenginler. Delahaye, “anlatıyla ve fotoğrafın gerçeklik üzerindeki fenomenolojik etkisiyle” ilgilendiğini belirtiyor.
Çernobil felaketinden yirmi altı yıl sonra 4 Numaralı Reaktör’ü çevreleyen “Yabancılaşmış Bölge” denilen 30 kilometre yarıçapındaki alandaki erzak, ev eşyası, felaketin kalıntıları gibi cansız nesnelere odaklanan Azerbeycanlı Rena Effendi, natürmort prizmasını kullanarak hem bu nükleer facianın uzun vadeli etkilerini hem de insan ruhunun yıkım karşısındaki gücünü gözler önüne seriyor.
Hollandalı Jacqueline Hassink’in Arap Alanları (2005-06) adlı serisi, Londra merkezli Arap Uluslararası Kadınlar Forumu (AIWF) başkanı Bayan Al Kaylani ile ortaklaşa üretildi. İş dünyasında lider olan Arap kadınlara yer veren seri, onların genellikle Batı medyasında görülen stereotipik imajlarından farklı bir gerçekliği görünür kılıyor. Arap iş kadınlarının toplantı ve yemek odalarını yan yana getirerek, gücün hayata nüfuz ettiği iki sembolik alana odaklanıyor.
Savaşa, mitlerine ve belleğe odaklanan Vietnam asıllı Amerikalı An-My Lê’nin California’daki Deniz Piyadeleri Hava-Yer Muharebe Merkezi’nde Irak’a gitmek üzere eğitim gören deniz piyadelerini görüntülediği Twentynine Palms serisindeki siyah-beyaz fotoğrafları 19. yüzyıl savaş fotoğraflarına yakın duruyor.
Kasım 2005’te Kanada’nın Montreal şehrindeki 11. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na katılan Amerikalı Joel Sternfeld, ekolojik çöküş konusunda geri dönülebilir noktayı geçmiş olabileceğimizi düşünen yirmi bin delegenin bu konuda duydukları korkunun yüzlerine en çok yansıdığı anlarda fotoğrafını çekti.
Başlangıçta emperyalist işgale ve sömürge idaresine maruz kalan Demokratik Kongo Cumhuriyeti olarak bilinen topraklar, Patrice Lumumba’nın suikasta kurban gitmesi, Mobutu Sese Seko’nun diktatörlüğü, iç savaş, BM desteğiyle yakın zamanda yapılan seçimlerin baltalanması gibi felaketler yaşadı. Güney Afrikalı Guy Tillim’in görüntüleri sömürge sonrası Kongo’da iktidarda olan kişi ve kurumların bazı yönlerini görünür kılıyor.
Prix Pictet, çevresel ve toplumsal sorunlara dikkat çekmeyi amaçlıyor
2008 yılında Cenevre merkezli özel banka Pictet&Cie tarafından başlatılan Prix Pictet, kısa süre içinde fotoğraf ve sürdürülebilirlik üzerine dünyanın önde gelen ödülüne dönüştü. Prix Pictet, günümüzün acil çözüm bekleyen toplumsal ve çevresel sorunlarıyla yüzleşmek için nitelikli fotoğrafları öne çıkartmayı amaçlıyor. Kuruluşundan bu yana dünyanın önde gelen fotoğraf ödülleri arasında yerini alan Prix Pictet’nin dördüncü yılında konu olarak Güç seçildi. Bundan önceki ödüllerin temaları ise Su, Dünya ve Büyüme’ydi.
Dördüncü Prix Pictet’nin temasına dayalı olan Güç adlı kitap teNeues tarafından yayınlandı ve dünya çapında dağıtıldı. Güç, aday listesine giren fotoğrafçıların çalışmalarının yanı sıra aday gösterilen başka fotoğrafçıların güçlü görüntülerine de yer veriyor.
Ödüllere eşlik eden kitabın önsözünde, Onursal Başkan Kofi Annan şöyle yazıyor: “Adaylar arasına giren fotoğrafçıların çalışmaları insan kırılganlığının canlı bir portresini çizerken aynı zamanda umutsuzluğa yol açan güçlerin müthiş bir umudu doğurabileceğini de hatırlatıyor. Bu fotoğraflar, zorluklar karşısında merhamet, cesaret ve dayanışma kapasitemizin farkına varmamızı sağlayarak bizleri yüreklendiriyor.”
Prix Pictet’nin 100.000 İsveç frangı para ödülü ve aday gösterilen fotoğrafçılardan birinin Banka’nın sürdürülebilirlik projesi yürüttüğü bir bölgeyi fotoğraflamak üzere davet edildiği Destek Ödülü olmak üzere iki ödülü bulunuyor.
Bu yıl Medair’in Bamyan eyaletindeki çalışmalarını desteklemeye karar veren Pictet&Cie Ortakları, Destek Ödülü’nü adaylardan Simon Norfolk’a verdi. Dördüncü Destek Ödülü için Prix Pictet tarafından seçilen İsviçre merkezli yardım örgütü Medair, 1996 yılından beri Afganistan’da faaliyet gösteriyor, toplumların kuraklık, sel ve toprak kayması gibi felaketleri atlatmalarını sağlayıp bu bölgelerin gelecekte de korunabilmeleri için sel önleyici altyapılar gibi Felaket Risk Azaltma stratejilerini öğretiyor ve uyguluyor. Medair ayrıca temiz su ve hijyeni teşvik etmenin yanı sıra kadınlar ve çocukların becerilerini geliştirerek yeni nesile toplumlarını yeniden kalkındırma konusunda umut veriyor.
Bamyan’da Taliban rejimi altında azınlıkta kalan Hazara etnik grubunundan özellikle de kadınlar ve çocukların zor durumda olması sebebiyle, Pictet&Cie Simon Norfolk’un fotoğrafları sayesinde ve Medair’in bölgede çalışan Afgan ve uluslararası çalışanlarının da desteğiyle dünyanın dikkatini Bamyan eyaletine çekmeyi hedefliyor. Prix Pictet’nin önceki destek görevlerini Munem Wasif(Bangladeş), Ed Kashi (Madagaskar) ve Chris Jordan (Kenya) tamamlamıştı.
Sergiye paralel etkinlikler