İstanbul Modern’de Türkiye’den modern ve çağdaş kadın sanatçılar bir arada
İstanbul Modern, 16 Eylül 2011 – 22 Ocak 2012 tarihleri arasında düzenlenecek Hayal ve Hakikat - Türkiye’den Modern ve Çağdaş Kadın Sanatçılar sergisi ile Türkiye’nin toplumsal ve kültürel dönüşümünü kadın sanatçıların üretimleri üzerinden gündeme getirmeyi amaçlıyor. Modern ve çağdaş sanatta kadın sanatçıların öncü ve eleştirel pozisyonlarını merkez alan sergi, Türkiye’nin sosyokültürel tarihine yeni ve alternatif bir bakış sunuyor.
Küratörler Fatmagül Berktay, Levent Çalıkoğlu, Zeynep İnankur ve Burcu Pelvanoğlu’nun oluşturduğu seçki, kadın sanatçıların 1900’lü yılların başından bugüne uzanan üretim sürecini kapsayarak, resimden videoya çeşitli sanat disiplinlerine yer veriyor.
Sergi, hayat hikayeleri ve üretimleri hakkında fazla bir bilgiye sahip olmadığımız ve artık adları unutulmaya yüz tutmuş öncü kadın sanatçıları, yeniden keşfedilen modernleri ve neredeyse son kırk yıldır çağdaş sanat ortamını düşünsel tavır ve pratik eylemleriyle yönlendiren 74 sanatçıyı birbirine bağlıyor.
Kadın sanatçıların yüz yılı aşkındır süren üretimlerini merkez alan sergi, sanatçıların sanat tarihindeki öncü konumlarını anımsatırken, Türkiye’nin sosyokültürel dinamikleriyle olan hesaplaşmalarını ve özellikle çağdaş sanattaki eleştirel pozisyonlarını görünür kılmayı hedefliyor.
Sponsorluğunu Eczacıbaşı Topluluğu’nun üstlendiği serginin tüm etkinlikleri Sayın Tamara Mansimov’un katkılarıyla gerçekleştiriliyor. Sergiye teknoloji sponsoru LG’nin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Tepta Aydınlatma, İstanbul Modern Restoran, CNN Türk, Acarlar Makine ve Antalis katkıda bulunuyor.
Sergi, adını ilk Türk kadın romancı Fatma Aliye’nin Ahmet Mithat ile birlikte kaleme aldığı 1891 tarihli Hayal ve Hakikat romanından alıyor. Bir aşk romanı olarak dönemin pek çok simgesel özelliğini bünyesinde barındıran iki bölümlü kitabın hayal olarak adlandırılan kısmını Fatma Aliye, hakikate vurgu yapan kısmını Ahmet Mithat yazar. Romanın kapağında Fatma Aliye sadece cinsiyetini belirten "Bir Kadın" mahlasıyla yer alır. Buna karşılık hakikatin sahibi ise erkektir.
Sanatçıların hayal ve hakikat ile kurdukları ilişkinin ve hayallerini hakikate nasıl dönüştürdüklerinin izini süren sergi, bugünkü çağdaş dünyada görülen ve görülmeyen gerçeklik katmanlarına işaret ediyor.
Aynı zamanda modern ve çağdaş Türk sanatı tarihinin özeti niteliğini taşıyan sergide 74 sanatçı bir araya geliyor: Mihri Müşfik, Melek Celal Sofu, Belkıs Mustafa, Güzin Duran, Nazlı Ecevit, Fahrelnissa Zeid, Aliye Berger, Bedia Güleryüz, Sabiha Rüştü Bozcalı, Nermin Faruki, Sabiha Ziya Bengütaş, Hale Asaf, Maide Arel, Şükriye Dikmen, Eren Eyüboğlu, Semiha Berksoy, Füreya, Frumet Tektaş, Zerrin Bölükbaşı, Leyla Gamsız, Naile Akıncı, Tiraje Dikmen, Bilge Civelekoğlu Friedlaender, Bilge Alkor, Candeğer Furtun, Tülay Tura Börtecene, Alev Ebüzziya Siesbye, Füsun Onur, Nil Yalter, Tomur Atagök, Neş’e Erdok, İpek Duben, Nur Koçak, Nevhiz, Seyhun Topuz, Meriç Hızal, Nancy Atakan, Gülsün Karamustafa, Canan Beykal, Ayşe Erkmen, Azade Köker, Fatma Tülin, Hale Arpacıoğlu, Canan Tolon, İnci Eviner, Kezban Arca Batıbeki, Handan Börüteçene, Canan Dağdelen, Hale Tenger, Selda Asal, Selma Gürbüz, Aydan Murtezaoğlu, Gül Ilgaz, Şükran Moral, Arzu Başaran, Gülay Semercioğlu, Mürüvvet Türkyılmaz, Neriman Polat, Canan, Nezaket Ekici, Esra Ersen, Ebru Özseçen, Elif Çelebi, Leyla Gediz, Bengü Karaduman, Aslı Sungu, İnci Furni, Nilbar Güreş, Seda Hepsev, Ceren Oykut, Ekin Saçlıoğlu, Gözde İlkin, Güneş Terkol, AtılKunst
253 sayfalık Hayal ve Hakikat sergisi katalogunda İstanbul Modern Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu, Prof.Dr Fatmagül Berktay (İstanbul Üniversitesi), Yrd. Doç.Dr Burcu Pelvanoğlu (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi), Prof.Dr. Ayla Ödekan (İstanbul Teknik Üniversitesi) ve Yrd.Doç.Dr Ahu Antmen’in (Marmara Üniversitesi) yazıları yer alıyor.
Yüz yılı aşkındır süren üretimlerden bir seçki
Hayal ve Hakikat sergisinin basın toplantısına, sergide yer alan sanatçılardan
Arzu Başaran, AtılKunst (Gülçin Aksoy, Yasemin Nur Toksoy, Gözde İlkin), Aydan Murtezaoğlu, Azade Köker, CANAN, Canan Dağdelen, Ceren Oykut, Ekin Saçlıoğlu, Elif Çelebi, Gözde İlkin, Gül Ilgaz, Gülay Semercioğlu, Gülsün Karamustafa, Handan Börüteçene, İpek Duben, Kezban Arcan Batıbeki, Meriç Hızal, Nancy Atakan, Nezaket Ekici, Nil Yalter, Nur Koçak, Şükran Moral, Tomur Atagök sergi küratörlerinden Levent Çalıkoğlu, Zeynep İnankur ve Burcu Pelvanoğlu, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı ve sergi sponsoru Eczacıbaşı Holding CEO’su Erdal Karamercan katıldılar.
İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, Hayal ve Hakikat sergisinin kadın sanatçıların 1900’lü yılların başından bugüne uzanan üretim sürecini yansıtarak, ülkemizin toplumsal, sosyolojik ve kültürel dönüşümünü gündeme getirdiğini belirtti.
Oya Eczacıbaşı, küratörlerin seçimiyle oluşturulan seçkinin, kadının sanattaki görünürlüğünü ve sanat tarihindeki konumlarını anımsattığını söyledi: "Bugün unutulmaya yüz tutmuş, yaşadıkları dönemde ise idealleri için mücadele etmiş öncü kadın sanatçılardan başlayan sergi, günümüzde çağdaş sanata yön veren, küresel sanat dünyasıyla bütünleşen, dünya müzelerinde, önemli koleksiyonlarda yer alan etkin ve yenilikçi kadın sanatçılara uzanan bir başarı öyküsünü sunuyor."
Eczacıbaşı, serginin ülkemiz sanat ortamında kadın kimliğini ele alarak, toplumsal, sosyolojik ve kültürel değişimi, kadın sanatçıların üretimlerinin çeşitliliği, özgünlüğü ve zenginliğiyle yansıttığını dile getirdi. Sergiye paralel olarak düzenlenecek etkinliklerin de çeşitli sanat alanlarındaki kadın sanatçıların üretimlerinin değerlendirilmesi ve sorunlarının gündeme getirilmesi açısından bulunmaz bir platform oluşturacağını vurguladı.
İstanbul bienallerinin, Türkiye’de kadınların sanatsal üretiminin uluslararası düzeyde görünür olmasında rol oynadığını belirten Oya Eczacıbaşı, "Müzemiz de bu yıl 12. İstanbul Bienali ile eşzamanlı açtığı Hayal ve Hakikat sergisiyle, 74 kadın sanatçının yüz yılı aşkındır süren üretimlerini seçki niteliğinde sunuyor" dedi.
Oya Eczacıbaşı, İstanbul Modern’in de 17 yıllık bir "hayalin hakikate" dönüşmesi olduğunu anımsattı: "İstanbul Modern’in başyapıtlarından biri de bu "hayal" gerçekleşmeden önce "müzenin bir gün mutlaka kurulacağı" inancıyla Fahrelnissa Zeid’in kızı Şirin Devrim’in bağışladığı, annesine ait Cehennemim tablosudur. Bu nedenle Hayal ve Hakikat sergisinin müzemizde yer alması bizim için ayrı bir anlam ve önem taşıyor."
Sergi sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Dr. Erdal Karamercan, "20. Yüzyıl başlarından günümüze kadar farklı disiplinlerde çalışmalarını sürdüren 74 değerli kadın sanatçımızın yapıtlarının ilk kez bir araya getirilmesine katkı sağlamış olmaktan gurur duyuyoruz" dedi.
Dr. Erdal Karamercan,"Sergide yer alan kadın sanatçıların, kendi hayatları, gözlemleri ya da tanıklık ettikleri başka hayatlar ve hayalleri aracılığıyla Türkiye’nin toplumsal cinsiyet tarihine de bir anlamda ışık tuttuğunu" belirtti.
Eczacıbaşı Topluluğu olarak, sürdürülebilir bir geleceğin, kadınların yaşamın her alanına etkin katılımıyla gerçekleşebileceğine inandıklarını söyleyen Dr. Erdal Karamercan, "Türkiye’de modernleşme sürecinin başından günümüze değin kadın sanatçıların üretimlerini ortaya çıkaran Hayal ve Hakikat sergisini topluluğumuzun 70.yılını kutlamaya hazırlandığımız bir dönemde sizlerle buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz" dedi.
Özgünlük ve hakikat arayışı
İstanbul Modern Şef Küratörü ve serginin küratörlerinden Levent Çalıkoğlu "Hayal ve Hakikat, Türkiye’den Modern ve Çağdaş Kadın Sanatçılar" başlıklı katalog yazısında, serginin "pek çok referansla birlikte Türkiye’de kadına, kadın sanatçıların tarihsel bağlamda kendilerini konumlandırma arzularına ve bugünkü sosyal, kültürel ve politik dünyadaki hakikat arayışlarına bir sanat formu üzerinden işaret ettiğini" vurguluyor.
Serginin, kendisine erkek kurucu yapı tarafından uygun görülen kadın kimliğindeki hayal metaforunun hakikate nasıl dönüştüğünü ve kadın sanatçıların üretimlerinde gerçekliğin farklı katmanlarıyla kurdukları ilişkinin bugünkü çağdaş sanat kültürü içerisindeki yerini görsel örnekleriyle sorunsallaştırıldığına değinen Levent Çalıkoğlu, "Bu bağlama, sanatın hayal ve hakikatle olan sorunlu ve karmaşık ilişkisini de eklediğimizde kadın sanatçıların işlerindeki referansların ne kadar yoğun ve çok katmanlı olduğunu hissetmemiz mümkün olabilir" diyor.
"Kadın sanatçı" derken, Türkiye sınırlarında beliren pek çok koşulun varlığının da tartışmaya açıldığına dikkat çeken Levent Çalıkoğlu, serginin kadın sanatçılar ile birlikte sadece kadın sorunlarına ya da kadın olmaya atfedilen kırılganlığın veya doğasal bir öz olarak bedenlerinden kaynaklanan doğurganlığın yoğun izlerini araştırmadığını ifade ediyor: "Aksine, sergideki kadın sanatçılar, üretimlerindeki çeşitliliğin özgünlüğü üzerinden bir araya getiriliyor. Bireysellik, Türkiye’nin toplumsal ve kültürel tarihi ile kurdukları yakın bağ ve kendilerini konumlandırmada gösterdikleri özen ve başarı, bu sergiye seçilme kriterlerinden sadece bir kaçı."
Çalıkoğlu, son yirmi yılın çağdaş sanat ortamında kadın sanatçıların etkin bir hakimiyeti ve dönemi yönlendiren eleştirel kimliklerin söz konusu olduğunu vurguluyor: "Türkiye’deki kadınların sosyal, ekonomik ve kültürel olarak tam anlamıyla özgürleşebildiklerini savunmak pek gerçekçi olmasa da kadın sanatçıların neredeyse son 30 yılda, önce yerleşik iktidar alanı olarak Türkiye sanat ortamında ve ardından uluslararası çağdaş sanat dünyasının güç ilişkilerinde tam anlamıyla bir özgünlük ve hakikat arayışıyla kendilerine alan açmışlardır."
Çeşitlilik ve derinlik içeren bir ayna
"Hayal ve Hakikat ya da Hayalin Hakikatine Bitmeyen Yolculuk" başlıklı katalog yazısında, Hayal ve Hakikat sergisinin Türkiye’nin modernleşme sorununa olduğu kadar, bu sorunla iç içe olan, kadınların özneleşme mücadelesine, kendilerine dayatılan sınırlamalara duydukları tepkiye, çeşitlilik ve derinlik içeren bir ayna tuttuğunu belirten küratörlerden Fatmagül Berktay, "Bu aynada gördüklerimiz çoğu zaman içimizi burksa ve bizi tedirgin etse de, cesur bir serüveni gözler önüne seriyor ve bizi verili durumu eleştirmeye ve değiştirmeye çağırıyor" diyor.
Modernleşmenin simgesi
Serginin küratörlerinden Burcu Pelvanoğlu, "Kadın, Eğitim ve Sanat" başlıklı katalog yazısında, Cumhuriyet dönemi öncesinde kadın sanatçılardan eğitimlerine devam edenlerin büyük bir kısmının bunu yurtdışında yapmasından da anlaşılacağı gibi, o dönemin kadın ressamlarına Türkiye’deki sanat ortamında yeterince yer verilmediğine değiniyor. Pelvanoğlu, Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise kadının, Batılılaşma döneminde olduğu gibi modernleşmenin simgesi haline getirildiğini vurguluyor: "Kamusal alana taşınan kadın, kadın sanatçıların yapıtlarında da görselleştirilmiştir. Anne ve öğretmen olarak eğitimci yanının altı çizilen kadın, bu dönemde cinsiyetsiz bir kimlikle ele alınmış ve böylelikle Batı’nın Doğu kadını imajını değiştirmek hedeflenmiş, kadının erkeklerin özel alanına itilmiş olmadığı mesajı verilmeye çalışılmıştır."
Hem kendilerini hem de ortamı değiştirdiler
Ahu Antmen katalogda yer alan "Çağdaş Sanat Öncülerinin Kimlikleri Neden Pembe?" başlıklı yazısında yeni arayışlarını 1970’li yıllarda hissettiren kadın sanatçıların, 1980’li yıllarda daha görünür, 1990 yıllarda ise daha etkili olmaya başladığını; 1970’lerden 2000’li yıllara uzanan süreçte hem kendilerinin değiştiğini hem de ortamın değişmesine katkıda bulunduklarını belirtiyor: "Bugün Türkiye’de çağdaş sanatın öncüleri olarak nitelendirebileceğimiz kadınlar, egemen sanat anlayışlarının çeşitlemelerini gerçekleştirmek yerine yeni bir sanat dili peşinde olmuşlar; görünürlüklerini, Batı’da olduğu gibi feminist bir sanat hareketi bağlamında değil, bireysel olarak farklı ilgi alanlarını duyuran sanatsal eğilimleriyle sağlamışlardır."
Ahu Antmen, bugünün penceresinden baktığımızda, 1970’li yılların sonundan günümüze uzanan değişim sürecinde erkek sanatçılar kadar kadın sanatçıların da etkili olduğunu, hatta dönem dönem daha önemli bir rol oynadıklarını iddia etmenin mümkün olacağını ifade ediyor: "Sanatta biçimci bir modernist çizginin egemen olduğu süreçte adeta ikinci plana mahkum edilen kadınların, postmodern süreçte tam tersine daha etkili bir konum kazandıkları açıktır. Resim sanatını ve biçime odaklı pentür geleneğini en üst mertebeye yerleştirmiş modernist bir ortamda fotoğrafa, desene, enstalasyona, performansa ve videoya yönelen kadınlar, daha eşit bir zeminde üretime katıldıkları bu yeni mecralara yönelirken sanat ortamında genç kuşakları etkileyecek fay hatları açmışlardır. Postmodern sürecin getirdiği çoğulluk içinde yeni malzemelere, yeni tekniklere yönelmeleri bir yana, toplumsal ve tarihsel sorunlara yönelik yoğun bir ilgiden beslenen kadın sanatçılar, Türkiye’de sanatın içeriğinin çeşitlenmesinde, konu dağarcığının zenginleşmesinde de önemli bir rol oynamışlardır."
SERGİ ETKİNLİKLERİ
Hayal ve Hakikat sergisi süresince, çeşitli ana başlıkları içeren panel, sempozyum ve atölye gibi etkinlikler gerçekleşecek. Serginin küratörleri, sanatçıları ve sanat eleştirmenlerinin katılacakları söyleşilerin yanı sıra görsel sanatlar, müzik, edebiyat, sinema, tiyatro, karikatür, tasarım, mimari ve kent kültürü başlıklı buluşmalarda yazarlar, sanatçılar ve eleştirmenler izleyicilerle bir araya gelecek.
• Kadın izleyiciler için, sanatçılarla bir araya gelebilecekleri "Biz Bize Buluşmalar" başlıklı ücretsiz atölye çalışmaları uygulanacak. Ayda bir kez Perşembe günleri düzenlenecek atölyeler, katılımcılara Hayal ve Hakikat sergisinde eserleri bulunan bazı sanatçılarla tanışma, onlarla yaratım süreçleri hakkındaki kısa söyleşiler yapma ve sanatçılarla birlikte sanat çalışmaları oluşturma olanağı tanıyor. Sanatçı Arzu Başaran, Güneş Terkol, Gül Ilgaz ve sanatçı oluşumu AtılKunst (Gözde İlkin, Gülçin Aksoy, Yasemin Nur Toksoy) "Biz Bize Buluşmalar" için kendi tasarladıkları atölye programlarında kadın izleyicilerle birlikte sanat yapıyor.
• İstanbul Modern Sinema’da oyuncu Derya Alabora Türk sinemasında dönemeç niteliği taşıyan kadın yönetmen, oyuncu ve sinema karakterlerinin yer aldığı "Hayal ve Hakikat" başlıklı bir seçki hazırladı. Film programına paralel olarak söyleşiler de gerçekleştirilecek.
Sergiye paralel etkinlikler
• İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Bölümü, Hayal ve Hakikat sergisine paralel olarak, Eğitim Sponsoru Garanti Bankası’nın katkılarıyla farklı yaş gruplarına özel tasarladığı "Hayal Peşinde" başlıklı eğitim programlarında, çocuklara, gençlere ve ailelere yönelik ücretsiz sanat atölyeleri düzenleyecek. Program, çocukları, gençleri ve aileleri sergide eserleri bulunan sanatçıların izinden giderek, onların hayal dünyalarını keşfetmeye, hayallerini organik malzemelerle oluşturacakları nesnelere, performans çalışmalarına, resimlere, oyuncak tasarımlarına ve maketlere taşımaya çağırıyor. Programda, 4-6 yaş grubundaki çocuklar için "Renkli Portreler", 7-9 yaş grubundaki çocuklar için "Masal Haritaları", 10-12 yaş grubundaki çocuklar için "Nesnelerin Beş Hali" ve 13-16 yaş grubundaki gençler için ise "Kağıttan Mobilyalar" isimli atölyeler düzenleniyor. Ayrıca çocuklarıyla birlikte sanat çalışmalarına katılmak isteyen aileler, Ailece Sanat programının "Çocuk Oyuncağı" ve "Küçücük Kutucuk" isimli atölyelerine katılabiliyor. Tüm atölye çalışmaları ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor.
• CNN Türk’ün katkılarıyla serginin gerçekleşme sürecinin yanı sıra küratörler ve sanatçılarla söyleşileri içeren bir belgesel hazırlandı.
• Hayal ve Hakikat ile eşzamanlı olarak İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde yer alan Tekinsiz Karşılaşmalar sergisinde Türkiye’den genç kuşak altı kadın sanatçı, "tekinsizlik" kavramını ele alırken, aynı zamanda fotoğrafın olanaklarını ve yeni sergileme biçimlerini araştırıyor.
• İstanbul Modern Kütüphane’de yine sergi sanatçılarının yaşamlarına ve sanatlarına ilişkin kitaplar ve çeşitli kaynaklar yer alacak.
• İstanbul Modern Mağaza’da sanatçıların yapıtlarından oluşan çeşitli hediyelik eşyalar bulunacak.