Ekim'de Sinema!

Ekim'de Sinema!

İstanbul Modern Sinema’da 5-21 Ekim tarihleri arasında "RO-MANIA!" başlığı altında, İstanbul Romen Kültür Merkezi’nin işbirliği ve İstanbul Romanya Başkonsolosluğu’nun katkılarıyla, Romanya’dan Ödüllü Filmler gösterilecek.

Programda, bu yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü kazanan yönetmen Cristian Mungiu’nun ilk uzun metrajlı filmi Batı, yine bu yıl Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilen Cristian Nemescu’nun Amerika Düşleri, Catalin Mitulescu’nun 2006’da Cannes Film Festivali’nin "Belirli Bir Bakış" bölümünde gösterilen ve başrol oyuncusu Doroteea Petre’ye En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandıran Dünyanın Son Günü, Lucian Pintilie ve Radu Muntean’ın, Çavuşesku dönemini yansıtan filmleri Terazi ve Kâğıt Mavi Olacak yer alıyor.

Yönetmen Lucian Pintilie’nin, Horia Patrascu’nun öyküsünden yola çıkarak gerçekleştirdiği Yeniden Canlandırma başlıklı 1968 yapımı klasik ve kült filmi, Nicolae Margineanu’nun başyapıt olmuş bir romandan uyarladığı Orman Kadını, Florin Piersic Jr.’ın Eminescu vs Eminem başlıklı bağımsız filmi, Ruxandra Zenide’nin Ryna ve Nae Caranfil’in Hayırseverlik başlıklı filmleri de "RO-MANIA!" başlıklı programda izlenebilir.

13 Ekim Cumartesi saat 14.00’te, filmin montaj aşaması sırasında trafik kazasında genç yaşta yaşamını yitiren Cristian Nemescu’nun Amerika Düşleri filmi gösterilecek. Ardından gerçekleştirilecek olan "Romanya Sineması Üzerine" adlı söyleşiye Romen film eleştirmeni Alex Leo Serban’ın yanı sıra, Türkiye’den sinema eleştirmeni Necati Sönmez ve Romanya’dan bir konuk sanatçı katılacaklar.

Yönetmen Cristian Nemescu’nun, 60. Cannes Film Festivali’nin "Belirli Bir Bakış" bölümünde gösterilen Amerika Düşleri adlı filminde Armand Assante başrolü üstleniyor. Filmde, Amerikan Deniz Subayı Jones, Kosova Savaşı sırasında Yugoslavya’ya NATO malzemesi götüren bir trene eşlik etmekle görevlendirilir. Issız bir kasabadaki titiz istasyon şefi Doiaru’nun bir bürokratik sorun yüzünden treni durdurmasıyla görevinden alıkonulur. Halk bu beklenmedik ziyaretten faydalanmaya çalışarak Amerikalıları ağırlamak için gülünç derecede çaba sarf eder.

60. Cannes Film Festivali’nde, Çavuşesku döneminde bir kadının kürtaj olma öyküsünü konu alan ve "Romen Sinemasının Rönesansı" olarak nitelenen 4 Ay, 3 Hafta ve 2 Gün başlıklı filmiyle Altın Palmiye ödülüne layık görülen Cristian Mungiu’nun 2002 yapımı ilk uzun metrajlı filmi Batı acı bir komedi: Romanya’dan göç etmeye çalışanları ve geride kalanları anlatan Batı’da, aynı zaman diliminde geçen üç farklı öykü kesişiyor, karakterler birbirlerinin yaşamlarını etkiliyorlar, zaman ve hikâye akışı alışılmadık bir görsellikle birleşiyor.

Nae Caranfil’in 2002 yapımı Hayırseverlik adlı filminde, Bükreş’te edebiyat öğretmeni olarak çalışan 35 yaşındaki Ovidiu, ünlü bir yazar olmayı hayal etmektedir. Bir gün, diş macunu reklamında, macunun özelliklerine övgüler düzen Diana adlı bir modele delice âşık olur. Onu hoşnut etmek ve kaprislerini karşılamak için genç bir milyoner taklidi yapar ve birkaç aylık öğretmen maaşını bir hafta içinde bitirir.

Yönetmen Lucian Pintilie’nin, Horia Patrascu’nun öyküsünden yola çıkarak gerçekleştirdiği Yeniden Canlandırma başlıklı 1968 yapımı kült filminde, iki yeniyetme öğrenci sarhoş olup bir barı dağıtır ve barmeni döverler. Sabıkaları temiz olduğundan hâkim tarafından serbest bırakılırlar. Hâkim gençlere ders vermek amacıyla tüm bu olayın yeniden canlandırılmasına karar verir.

Yönetmen Radu Muntean’ın 2006 yapımı, usta bir gerçekçilik ve mizahi gözleme dayanan Kağıt Mavi Olacak başlıklı belgesel dramında, 1989 yılının 22-23 Aralık gecesi, komünist diktatör Çavuşesku’nun devrilmesinden birkaç saat sonra, kafası karışan bir militan bölüğü, küçük grupların çatıştığı Bükreş’in kaotik sokaklarında iz sürer.

Yönetmen Catalin Mitulescu’nun Dünyanın Son Günü adlı filmi 2006 yılında Cannes Film Festivali’nin "Belirli Bir Bakış" bölümünde gösterildi ve başrol oyuncusu Doroteea Petre’ye En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandırdı. Filmde, Eva’nın erkek arkadaşı Alex güya-yanlışlıkla Çavuşesku’nun bir büstünü devirince, Eva okuldan atılır ve uyumsuz çocuklar kampına gönderilir. Yeni sınıf arkadaşları tarafından dışlanan ve taciz edilen Eva tüm bunlara gülümseyerek cevap verir ve bu yeni heterojen çevre içinde mutlu olmayı öğrenir.

Ruxandra Zenide’nin 2006 yapımı Ryna adlı filminde, Tuna bölgesinde küçük bir kasabada benzin istasyonu işleten fakir bir Romanyalının kızı olan 16 yaşındaki Ryna, babası tarafından erkek gibi büyütülmüştür, Geleneksel değerler ve materyalist hayaller arasında sıkışıp kalan kız, kimliğini korumak için sonunda ağır bir bedel ödeyecektir.

Yönetmen Lucian Pintilie, 1992 yapımı Terazi adlı filminde, Romanya Siyasi Polis Teşkilatı Securitate’den emekli bir albayın kızı olan Nela’nın öyküsü üzerinden Çavuşesku’nun devrilmesinden önceki Romanya’yı anlatıyor. Kız kardeşi gibi Securitate ajanı olmayı reddeden Nela babasıyla birlikte yaşamaktadır. Babasının ölümünün ardından önce Bükreş’e sonra da küçük bir kasabaya taşınır. Burada cerrah olan Mitica ile tanışır ve farklı bir hayata başlar.

Nicolae Margineanu’nun başyapıt romandan uyarladığı Orman Kadını, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda 19. yüzyılda geçiyor. 1987 yapımı film, kolera salgını sırasında zengin bir köylü oğlunun çok güzel ama fakir bir genç kızla arasındaki dramatik aşk hikâyesini anlatıyor.

Yönetmen Florin Piersic Jr., Eminescu vs Eminem başlıklı 2005 yapımı bağımsız filminde, bir grup gencin Romen şair Eminescu’dan aldıkları ilham ile film yapmak için giriştikleri çaba ve hayalgücünü sergiler.

RO-MANYA! Romanya’dan Ödüllü Filmler

Amerika Düşleri
Batı
Hayırseverlik
Yeniden Canladırma
Kağıt Mavi Olacak
Dünyanın Sonunu Nasıl Geçirdim
Ryna
Terazi
Orman Kadını
Eminescu vs Eminem


FERZAN ÖZPETEK FİLMLERİ!
23 - 31 EKİM 2007

"Ben hiç bir zaman sokaktaki insanın sorunlarını doğrudan sinemaya taşımak için söz veren bir yönetmen olmadım. Daha çok, bireylerin kimlik bunalımlarına, onların duyguları üzerinden konuşarak yaklaşıyorum. Mantıksal bir patikada yol almıyorum, duyguları kışkırtarak film çekiyorum," diyen Ferzan Özpetek’in tüm filmleri 23-31 Ekim tarihleri arasında İstanbul Modern Sinema’da gösterime sunulacak. Ferzan Özpetek filmleri İtalyan Dili Haftası’nı kutlamak amacıyla İtalyan Kültür Merkezi işbirliğiyle gerçekleşiyor.

Hamam (1997), Harem Suare (1999), Cahil Periler (2001), Karşı Pencere (2003), Kutsal Yürek (2005) ve Bir Ömür Yetmez (2007) adlı filmlerin ödüllü yönetmeni Ferzan Özpetek, cinsellik, arayış, aidiyet, aşk ve ölüm temalarını sık sık işlediği sinemasını "iç keşif, imkânsız aşklar, özlemler, geleceğe, imkânsıza olan özlemler" şeklinde özetliyor.

26. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin açılış filmi olan Bir Ömür Yetmez, kırklı yaşlarına gelmiş bir grup arkadaşın dostluklarını, sevgilerini ve hayatlarını sorgulamasını konu ediniyor. Stefano Accorsi, Pierfrancesco Favino, Margherita Buy, Ennio Fantastichini, Milena Vukotić, Serra Yilmaz, Ambra Angiolini, Lunetta Savino, Luigi Diberti ve Francesco Timi’nin başlıca rolleri paylaştıkları film, dostlukta olduğu kadar aşkta da ayrılığı kabul edememenin, insanları duygular, heyecanlar ve en derin korkularla yüzleşmeye zorlamasını dile getiriyor. Hüzünlü duygular yaşatırken bir yandan da güldüren bu filmdeki insanların hikâyesi, aslında yeni kurallar ve yeni ilişki dinamikleri arayan herkes için tanıdık bir öykü olarak karşımıza çıkıyor.

İtalyan sinemasının Oscar’ları olarak bilinen David di Donatello ödüllerinde ve İtalya’da Yabancı Basın Merkezi tarafından verilen Altın Küre Sinema Ödülleri’nde (Globi d’Oro) En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini kazanan 2005 yapımı Kutsal Yürek’te başrolleri Barbora Bobulova, Camille Dugay Comencini, Lisa Gastoni, Massimo Poggio ve Andrea Di Stefano üstleniyor. Başarılı bir iş kadını olan Irene, tarihî bir bina olan eski aile evini satmaya karar verir. Evini boşaltırken, küçük yaşta kaybettiği annesine ait odanın hiç bozulmadan korunduğunu görür ve çok etkilenir. Annesi ve çocukluğuyla ilgili anıları canlanan Irene, hem bu durumun hem de burada tanıştığı Benny adlı küçük kızla ilişkisinin etkisiyle, bir iç yolculuğa çıkar.

İtalya’da izleyici rekoru kıran ve 40’a yakın ödül toplayan Karşı Pencere, Roma’da yaşayan genç bir evli çiftin, yıllar önce Yahudi soykırımını yaşayan bir adamla kesişen yaşam öykülerini konu alıyor. Bellek, tarih, yaşam ve aşk üzerine şiirsel bir öykü sunan film, başta David di Donatella Ödülleri olmak üzere, 49. Taormina Film Festivali, 38. Uluslararası Karlovy Film Festivali, Flaiano Ödülleri, İtalyan Yabancı Basın Birliği Altın Küre Ödülleri, İtalyan Sinema Eleştirmenleri Birliği Nastro d’Argento Ödülleri, Altın Ciak Ödülleri ve 33. Giffoni Film Festivali gibi sinema dünyasının önemli ödüllerine değer görüldü. Giovanna Mezzogiorno, Raoul Bova, Massimo Girotti ve Serra Yılmaz’ın başrollerini paylaştıkları 2002 yapımı film, genç yaşlarına rağmen dokuz yıllık evli ve iki çocuk sahibi bir çift olan Giovanna ve Filippo’nun öyküsünü anlatıyor. Giovanna bir firmada muhasebecidir. Kocası ise geçici işlerde çalışmaktadır. Aileyi çekip çeviren Giovanna, duygusal ilişkilerde katılaşmış, düşlerinden vazgeçmiştir. Akşamları, penceresinden, karşı binada oturan Lorenzo adlı genç bir adamı gözetlemektedir. Giovanna, bir gün sokakta belleğini yitirmiş, yaşlı Massimo ile karşılaşır ve evine almak zorunda kalır. Tesadüfen tanıştığı Lorenzo ile Massimo’nun sırrını birlikte araştırmaya başlarlar. Evlerinin pencerelerinden birbirlerine bakarak etkilenen ve birbirlerini arzulayan, merak eden bu çiftin duyguları daha da derinleşir.

2001 yılında Berlin Film Festivali’nin yarışmalı bölümüne katılan ve İtalya’da gişe rekoru kırarak birçok ödül kazanan Cahil Periler’in ardından Ferzan Özpetek, İtalyan sinemasına yön veren üç yönetmenden biri olarak nitelendirildi. Nastro d’Argento (Gümüş Şerit), Globi d’Oro (Altın Küre), Ciak d’Oro (Altın Klaket), Premio Flaiano, Sacher d’Oro by Nanni Moretti Ödülleri’nin yanı sıra Capri-Hollywood Film Festivali En İyi Yönetmen Ödülü’nü alan, başrollerini Margherita Buy, Stefano Accorsi, Serra Yılmaz ve Andrea Renzi’nin paylaştıkları film, 15 yıllık evliliklerinin sonunda, trafik kazasında kocasını yitiren ve depresyona giren bir kadının, eşinin eşcinsel ilişkisini öğrenmesi ve ilişkinin izini sürerek yabancısı olduğu bir dünyanın içine girmesiyle yaşadığı sıradışı olayları anlatıyor.

Özpetek’in ikinci filmi, Türk-İtalyan-Fransız ortak yapımı Harem Suare, Osmanlı Haremi’nin kapanmaya yüz tuttuğu günlere yöneliyor ve iç içe geçmiş öyküler aracılığıyla haremdeki cariyelerin trajedisini yansıtıyor. Harem Suare, 1999 yılında 52. Cannes Film Festivali’nin "Selection Officielle" kategorisine seçildi ve "Belli Bir Bakış" bölümünün kapanış filmi oldu. Marie Gillain, Alex Descas, Serra Yılmaz ve Haluk Bilginer’in oynadıkları 1999 yapımı film, 20. yüzyılın başlarında, Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde geçiyor. Merkezinde ihtişamlı Yıldız Sarayı’nın yer aldığı gösterişli aşk, güç ve korku hikâyesinde, mitoloji cinsellikle harmanlanıyor. Saraydaki çıkar kavgalarının en şiddetlisi II. Abdülhamit’in hareminde yaşanmaktadır. İtalyan kökenli Safiye, haremin genç ağalarından Nadir’le bir anlaşma yapar. Amaçları Safiye’yi önce padişahın gözdesi, sonra da oğlunun anası yaparak gücü ellerine geçirmektir. Ama bu suç ortaklığının yanı sıra, Safiye ve Nadir birbirlerine anlatamadıkları bir çekimle bağlıdır.

Ferzan Özpetek’in 1997 yılında gerçekleştirdiği ilk filmi Hamam’da, yıllar önce İtalya’yı terk edip İstanbul’da yaşamaya başlayan, teyzesinin öldüğünü ve kendisine miras olarak bir hamam bıraktığını öğrenen, meslek hayatında başarılı, evlilik yaşamında sorunlu genç mimar Francesco’nun İstanbul’a gelişi ve Mehmet adlı bir gençle yaşadığı ilişki anlatılıyor. Alessandro Gassman, Francesca D’Aloja, Halil Ergün ve Şerif Sezer’in rol aldıkları film, 1997 Cannes Film Festivali’nde "Yönetmenlerin On Beş Günü" bölümünde gösterildi, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ödüller aldı.

Ferzan Özpetek Filmleri

Bir Ömür Yetmez
Kutsal Yürek
Karşı Pencere
Cahil Periler
Harem Suare