İstanbul Modern, dünyaca ünlü Alman fotoğrafçı Andreas Gursky’nin retrospektif sergisine ev sahipliği yaptı. Münih’teki Haus der Kunst tarafından düzenlenen sergide, sanatçının 23 yıllık kariyerini kapsamlı biçimde yansıtan 35 fotoğraf yer aldı.
Sergide yer alan yapıt seçkisi, Gursky’nin dünyanın birçok farklı coğrafyasını gözler önüne seren benzersiz bakışını kapsamlı bir biçimde yansıttı. Sergilenen fotoğrafların otuzu, sanatçının 2001 yılında New York Modern Sanat Müzesi’nde büyük ses getiren retrospektif sergisinden sonra ürettiği yapıtlardan oluştu. Boyutları, renk kullanımları ve şaşırtıcı nitelikleri ile öne çıkan yapıtlar, sanatçının 1984 yılından günümüze uzanan sanatsal üretimini ortaya koydu.
Andreas Gursky, küreselleşme çağında yapıtlar veren olağandışı bir fotoğrafçı olarak tanımlanabilir. Kamerasıyla, küreselleşmiş dünyamızın çeşitli bölgelerini keşfeder, bu bölgeler arasında bağlantılar kurar ve ekonomik-kültürel bütünleşmenin yaşandığı bir dünyada bireye verilen rolü sorgular. Sanatçı, insanları dekoratif birer soyutlamadan ziyade, sıklıkla, çılgın eğlence ortamlarında, rock konserlerinde veya spor karşılaşmalarında, kitle halinde resmeder ve bunu yaparak, küreselleşmiş üretimin yalnızca yeni endüstriyel ürünler değil yeni imgeler, temsil biçimleri ve öznel bakışlar oluşturduğunun da altını çizer.
Leipzig’de 1955 yılında dünyaya gelen Gursky, başarılı bir ticari fotoğrafçının tek çocuğu olarak Düsseldorf’ta büyüdü ve bu mesleğin sırlarını daha liseyi bitirmeden öğrenmeye başladı. 1970’li yılların sonlarında sanatçı, Otto Steinert’in Batı Almanya’nın hem sanatsal hem belgesel profesyonel fotoğrafçılarının en önde gelen eğitim alanı olarak Essen’de kurduğu Folkwangschule’de iki yıl geçirdi. Gursky Essen’deyken yalın gözlemciliğin inceliğini öğrendi––ticari işlerin yapmacıklığından uzak, doğrudan bir bakış açısıydı bu. 1980’lerin başına geldiğimizde Gursky, sanatçılar Joseph Beuys, Sigmar Polke ve Gerhard Richter gibi tanınmış profesörlerinin de etkisiyle Almanya’nın savaş sonrası avangart sanatının güç merkezi haline gelen, Düsseldorf’taki ünlü Staatliche Kunstakademie’de eğitim aldı. Gursky’nin sanatı, terkedilmiş endüstriyel binalar, makineler ve alanların sınıflamacı fotoğrafları Kavramsal ve Minimal sanatın önemli ifadeleri olarak kabul edilen Hilla ve Bernd Becher’in sıkı denetimi altında burada gelişti.
Haus der Kunst’ta başlayan ve rekor düzeyde bir izleyici kitlesine ulaşan sergi, İstanbul Modern’den sonra, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Sharjah Sanat Müzesi’nde de sergilendi.
Sergi, Haus der Kunst, Münih ve İstanbul Modern işbirliği ile gerçekleştirildi.
Sanatçı, Monika Sprüth & Philomene Magers / Köln Münih Londra ve Matthew Marks / New York tarafından temsil edilmektedir.
Küratör: Thomas Weski